Artık daha kolay erişilebilen teknoloji, rekabetteki etkenler sıralamasında aşağılara iniyor. Firmalar, kendilerini rekabette öne çıkaracak etkenler sıralamasını yeniden değerlendiriyor. Açıkça görülüyor ki; doğru ürünün, güvenli şekilde ve en kısa zamanda müşteriye ulaşmasını sağlayacak tedarik zinciri uygulamaları bu noktada oldukça önem kazanıyor. rRekabette öne geçmek adına tedarik zincirleri yarışıyor. Firmalar, kendi içlerinde bu süreci yönetme biçimlerinin sağladığı maliyet avantajı ile rekabete katılıyor.
İster tüm lojistik süreçleri kendi bünyesinde gerçekleştirsin (inhouse) isterse konusunda uzman tedarikçiler ile çalışan (outsourcing)tüm üreticilerin temel yaklaşımı tedarik zinciri süreçlerinin minimum maliyetle, en doğru şekilde yönetilmesini sağlamak doğrultusunda…
Bu anlamda sanayi firmaları, lojistik firmalarından ürünlerini güvenli ve hızlı taşımalarının yanında, toplam maliyetler içerisindeki payı giderek artın lojistik süreçlerde maliyet avantajı sunmalarını bekliyorlar. Hizmet kalitesinin artması ve sağlanacak verimlilik ile lojistik maliyetlerin azaltılmasına yönelik çalışmalara tüm sektör mensuplarının önem vermesi kaçınılmaz görünüyor.
Yurtiçi ve uluslararası nakliye, depolama, paketleme, sevkiyat, dağıtım vb. gibi lojistik alanlarda uzmanlaşmış ve gerekli tesis, ekipman veya personele sahip şirketlerden lojistik hizmeti almayı tercih eden, dış kaynak kullanımına giden ve özellikle yoğun bir şekilde ihracat yapan üretici firmalar, lojistik firmalarından, tek moda bağımlı kalmadan alternatif taşıma seçenekleri ile çözüm bekliyor. Üretici firmalar da farklı modların yarattığı navlun avantajını müşterisine yansıtıyor ve böylece maliyetlerini azalttığı gibi müşteri memnuniyeti ve sadakatini de kazanıyor.
Çok uluslu şirketler, kurumsal firmalar, kalitede hassas üreticilerin bir diğer beklentisi de lojistik tedarikçilerinin ulusal ve uluslararası mevzuata uyum sağlamaları. Taşınacak ürüne uygun doğru araçların kullanımı, taşıma koşulları gibi konular da ürün kalitesini etkilediği için lojistikçilerin ürünleri taşıdıkları kap ve araçların standartlara uygun olması, dikkat edilmesi gereken bir kriter olarak karşımıza çıkıyor.
Tüm bu beklentiler aslında lojistik firmaları için trendleri belirliyor ve ne tarafa doğru evrilmeleri gerektiği konusunda onlara yol gösterici oluyor. Bugün gelinen noktada lojistik firmalarının hız ve kaliteden ödün vermeden, doğru argümanlarla taşıma yaparken maliyet avantajı yaratacak çözümlerle müşterilerin karşısına çıkması zorunlu görünüyor. Sektörlere göre küçük farklılıklar olsa da hizmet alan tarafındaki temel yaklaşım ortak. Türkiye’nin önemli üretici ve dış ticaret şirketleri olan Tofaş ve Arçelik, ölçekleri itibariyle hatırı sayılır düzeyde lojistik hizmet alıcıları konumunda. Bu iki kurumun lojistik yetkilileri, beklentilerini Kargo Haber için dile getirdi:
Fiat Auto Lojistik Sorumlusu Banu Hızal Terzioğlu: “Lojistikçiler Konsolide Edilmiş Çözümler Bulmalı”
Maliyetleri içerisindeki yüzde 3’e kadar çıkan lojistiğin, üretim için vazgeçilmez bir girdi oluşturduğunu ifade eden Fiat Auto Lojistik Sorumlusu Banu Hızal Terzioğlu, sanayi kuruluşlarının lojistik sektöründen beklentilerini değerlendirdiğimiz söyleşide sektörün konsolide edilmiş çözümler bulması gerektiği düşüncesini aktardı.
Lojistik tedarikçiler belirlenirken maliyetler ile ilgili fizibilitelerin en üst düzeyde önem taşıdığını vurgulayan Banu Hızal Terzioğlu, araç üreticisi firma olarak lojistiğin maliyetleri içerisindeki payının yüzde 1-2 oranında olduğunu ve zaman zaman yüzde 3’e kadar çıktığını ifade etti. “Maliyet en önemli girdi. Her zaman en az maliyet ile en iyi servis alabileceğimiz lojistik şekillerini ve firmalarını tercih ediyoruz” diyen Terzioğlu, ancak kalitenin de çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Bir şeyin ucuz olması kaliteli olduğunu hiçbir zaman göstermez. Zamanında ve sağlıklı bir şekilde malımızı almak ve göndermek, birincil amacımız. Maliyet de tabii ki her zaman ön planda.” açıklamasını yaptı.
Sanayici açısından lojistik firmalarından beklentilerini dile getiren Fiat Auto Lojistik Sorumlusu Banu Hızal Terzioğlu; “Birincil beklentimiz, çözüm bulması. Lojistik çok farklı iş kolunun birleştiği, çok farklı taleplerin, ihtiyaçların olduğu bir alan bunun yanında lojistik, üretim için vazgeçilmez bir girdi oluşturuyor. Lojistik olmadığı zaman ne bitmiş malı taşıyabilirsiniz, ne de üretim için gerekli parçalarınızı getirebilirsiniz. Bu nedenle, üretime girdi oluşturacak parçayı ya da bitmiş malı yerine ulaştırmak için lojistikçinin çok farklı çözümleri olmalı. Her zaman zamanında ve söz verdiği yerde bulunmalı” diye konuştu.
Lojistik son dönemde rekabette ilk sırada
“Son trend, intermodal taşımalar” diyen Banu Hızal Terzioğlu, rekabet arttıkça lojistik maliyetlerin öneminin daha da arttığını vurgulayarak lojistik firmaların bu tür taşımaları üreticilere sunması gerektiğini söyledi. “Biz bir taşıma talep ettiğimizde eğer firma bize şuraya kadar denizyolu, buradan daha ileri destinasyona kadar demiryolu ile taşıyacağız ve maliyeti şu kadar indireceğiz diye bir teklif ile gelirse, bizim için ideal olur. Çünkü firmalar mümkün oldukça az tarafla muhatap olmak, çözüme kolay ulaşmak istiyor. Lojistikçilerin konsolide edilmiş çözümler bulması gerekiyor” dedi.
İntermodal sisteminin özellikle konsolide edilmiş çözümlere ulaşmak için mi tercih edildiğini sorduğumuz Terzioğlu, “Evet. Birinci amaç maliyet düşmesi. Ama üretici yarıya kadar şu firmayla çalışayım, oradan alayım tren firmasına vereyim, oradan alıp TIR’a vereyim vs. detayına girdiği zaman hem maliyetleri yükseliyor, hem işi gecikiyor. Bunun için lojistik firmalarının bu konsolidasyonu yapıp üreticilere sunmaları gerekiyor” ifadesini kullandı.
Teknolojinin artık herkes için ulaşılabilir bir değer olduğunu ve bu nedenle lojistiğin son dönemde rekabette birinci sıraya kadar çıktığının altını çizen Terzioğlu, “Maliyetlerinizi düşürmek için lojistiğe odaklanmanız lazım. Bu nedenle lojistik firmalarının önemi daha da artıyor. Umarım sanayi ile lojistik firmalarının arasındaki işbirliği giderek artar” açıklamasını yaptı.
Fiat 2014 sonuna kadar 4 bin - 5 bin civarında araç ihraç edecek
Fiat’ın son dönemdeki çalışmaları ile ilgili de bilgi aktaran Fiat Auto Lojistik Sorumlusu Banu Hızal Terzioğlu, Amerika ile Doblo ihracatı için anlaşmaların tamamlandığını belirterek, Eylül ayı itibariyle üretime başlayacaklarını söyledi. 2014 sonuna kadar 4 bin-5 bin civarında araç ihraç edeceklerini belirten Terzioğlu, “Ondan sonra da adetler artarak devam edecek. Amerika, Avrupa pazarından daha farklı bir pazar çünkü Amerika’da güvenlik çok önemli. Güvenlik ile ilgili herhangi bir hata yaptığınız zaman çok büyük tazminatlar ödüyorsunuz. Bu nedenle çok ince eleyip sık dokumamız gerekiyor, onun üzerine odaklanmış durumdayız, çok da iyi gidiyoruz. Ford daha önce Amerika’ya ihracat yaptı, o bizim için iyi bir girdi oluşturuyor, onun tecrübelerinden de faydalanıyoruz. Şu anda Fiat Türkiye-Tofaş fabrikası olarak bunun üzerine odaklıyız. Amerika’nın taleplerine cevap vermek için kalite çözümleri bulmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Doblo’nun farklı bir isimle üretileceği bilgisini veren Terzioğlu, “Kalite kontrol bantlarımızda değişiklikler olacak, en azından ilk etapta artacak. Amerika’nın taleplerini karşıladığımızdan emin olana kadar detaylı incelemeler yapıp ondan sonra arabaları göndereceğiz. Oraya gittikten sonra herhangi bir problem olmasını istemiyoruz” dedi.
Yüzde 50 kapasite ile üretim yapıldığı ve 2015’de kapasitede yüzde 10 artış olacağını belirterek 2016’da da 300 binlere ulaşma hedeflerinden söz eden Terzioğlu, sonrasında gelecek projelere bağlı olarak sayının daha da artmasını beklediklerini ifade etti ve “İki binek aracın üretimi ile ilgili projeler var. Bunlardan biri kesinleşti, diğeri için görüşmeler devam ediyor. Üretim 2016 yılında başlayacak” açıklamasını yaptı.
Arçelik İhracat Lojistiği Uzmanı Hanife Aktunç: “Düşük Maliyetli Sevkiyat Önemli”
7 Ağustos 2014
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.