Avrupa Yalnızca Lojistik Köyleri Değil Kriterleri de Sıraladı

Kavram olarak unutulmaya yüz tutsa da ‘kıyas’, en önemli ölçme yöntemi olarak günlük hayattaki etkinliğini sürdürüyor. Üniversite seçme ve yerleştirme sınavlarından, özgeçmişine göre personel almaya kadar her seçim, aslında kıyas esasıyla yapılmaktadır. Sanki kötü bir şeymiş gibi gözden düşen ama aslında hep kullanılan bu tanım, son olarak ve de açıkça, Avrupa’nın lojistik köylerini sıralamada kullanıldı. Lojistik köyler, kendi aralarından kıyaslanarak bir sıralamaya tabi tutuldu. Böylece ilk 20 belirlendi.

Avrupa Lojistik Köyler Derneği Europlatforms tarafından yapılan çalışmanın başında karşılaşılan ilk arıza; lojistik köy kavramının farklı algılamaları oldu. Önce bunu düzeltmek gerekiyordu ve bunu için de yapılacak tanımın kriterleri saptandı.

Türkiye’de de sık sık karşılaşıldığı gibi bazı lojistik firmalarının bulunduğu ‘organize’ sanayi bölgeleri ile gerçek bir lojistik köy arasındaki farkın altını çizmeye öncelik verildi. Böyle olunca; depoları, garajları, ofis yerleri de olsa sıradan bir treyler parkından, tek başına deniz hizmeti verilebilen bir liman veya demiryolu terminalinden uzaklaşmak gerekti. En az iki taşıma modunun birlikte kullanıldığı intermodaliteye odaklanıldı. Üstelik ‘lojistik düğümler’ gibi kavramlara yoğunlaşan çalışmanın Türkiye adına dikkat çeken en önemli kriteri; intermodalite için gerekli en az iki taşıma modundan sabit kalanın, karayolu taşımacılığı olmasıdır. İkinci taşıma türü olarak demiryolu ya da denizyolu arasında bir fark görülmüyor.

İlk bakışta ayrımcılık gibi görünen bu tercihin; tıpkı kıyas kavramında olduğu gibi yine ülkemizde unutulmaya yüz tutan, karayolunun ‘kapıdan kapıya’ hizmet sunma üstünlüğüne vurgu olduğunu belirtmek gerekiyor. Karayolu taşımacılığının toplam taşımalar içindeki payının yüzde 90’ları aştığı Türkiye’nin bu ‘felaket’inden bir zafer beklemek yersiz olmasa gerek.

Bağımsız bir yönetim ve hizmet yapıları ise Avrupa’nın lojistik köylerinin tanımını oluşturmakta kullanılan ikinci ölçü oldu. Kendi tanımını da ‘tanımlı bir alan’ gibi nitelemelerle oluşturan lojistik köy kavramı içinde; taşımalar, taşınan mallar, kiracı ya da mal sahibi lojistik operatörleri, depolar, ofisler, araç parkları gibi kavramlara yer veriliyor. Farklı gruplardan, 70’den fazla lojistik köy için alınan verilerle yapılan sıralamaya bakıldığında, Alman lojistik köyleri ve İtalyan Interporti’nin Avrupa’nın lojistik köy performans standartlarını oluşturduğu görülüyor. İtalyan Interporto Verona birinci, Alman Bremen ve Nürnberg ise iki ve üçüncü sırada bulunuyor.

Europlatforms çalışmasına ilişkin olarak DGG Deutsche GVZ GmbH İdari Direktörü Dr. Thomas NOBEL de Aysberg için bir makale kaleme aldı. Geçen sayımızda yer verdiğimiz makaleye, kavramsal yaklaşımlardan uzaklaşıp somut sonuçlar açısından bakıldığında; sıralamayı etkileyen faktörlerin başında Alman lojistik köyleri çalışan sayısı açısından, İtalyan lojistik köyleri ise yönetim ve finans yapıları ile öne çıkıyor. Bunların yanı sıra bu bölgeler kendi ulusal taşıma ağlarına entegre olmuş, başka ülkelerin de merkezi yerlerine yakın konumlanarak çekiciliklerini artırıyor.

 

Tabi bu köylerin ilk 10’unun Batı ve Güney Avrupa’da olduğunu belirtemeye gerek yok belki ama listeye bir köy sokan Macaristan’ın sağladığı 13 lojistik köy alanını atlamamakta yarar var. İlk 20 içinde İtalyanlar’ın 7, Almanlar’ın da 4 köyü bulunuyor.

Yazılıp çizilenlere bakıldığında, şöyle bir gereklilikler listesi ortaya çıkıyor:

- Herkesin kabul ettiği ortak bir lojistik köy tanımı,

- En az iki taşıma modunun birlikteliği,

- Yönetim ve mevcut hizmet yapılarının bağımsız olması,

- Tanımlı bir alan,

- Depolar, tahliye merkezleri, park alanları, ofisler,

- Mal sahibi ya da kiracı konumunda lojistik operatörler,

- Ulusal taşıma ağına göre iyi seçilmiş bir konum,

- Ticaret merkezlerine yakınlık.

Bu kriterler Türkiye’ye ya da Türkiye bu kriterlere ne kadar uyar bilinmez. Ancak TCDD tarafından 9,5 milyon metrekarede yapılan ya da yapılmış bulunan 16 lojistik köyün tamamlanması durumunda 24 milyon ton taşıma kapasitesine ulaşılacak. Gelişmeler; Türkiye’de konuyla ilgili çalışmalar yapan, taşımacılık alanında hele hele lojistik köylere ilişkin projeler üreten uzmanlar ile sayıları artış eğilimindeki akademik eğitim kurumlarını hem kendi aralarından hem de uluslararası kurumlarla daha fazla işbirliğine zorluyor. Sürekli güncellenen veriler, geliştirilen kriterler ve üst üst konulabilen deneyimlerden yararlanmak en azından gidilecek yola ışık tutacaktır.

İlker ALTUN
ilker@aysberg.com

Scania, SUPER Modeliyle ‘Yeşil Kamyon’ Ödülünü Kazandı
Yelken Takımının Lojistik Sponsoru Arkas Line Oldu
Scania Eğitim Laboratuvarı Konya'da Açıldı
Renault Trucks Yeni Modelleri İle Türkiye Turuna Çıkıyor
Iveco Group’un Yeni CEO’su Olof Persson Oldu
TruKKer Avrupa'da Hizmet Ağını Genişletmeyi Hedefliyor