Kader

Uluslararası ilişkileri açıklarken örnek olarak kullanılan satranç bir yana, bazen poker bile ağır kaçabiliyor.

İşle­ri basitleştirip kuralsızlaştıran Trump tarzı liderler, rakipleri okey atmaya dönerken oyunu bitiriyor. Eli bitince, iki yanındaki oyuncuların ıstakalarını aniden devirip, kendisi eğlenirken ra­kiplerini korkutuyor. Sonraki oyuna moralsiz başlamalarına da neden olu­yor. Oyun kurucuların en büyüğü bunu yaparsa, etki alanındaki ülkelerin yö­neticileri, ne yapsın?

Dünyayı yönetenlerin kuralsızlığı­nın da etkisiyle, çevremizdeki ateş ne yazık ki ve neredeyse hiç sönmüyor. 74 petrol krizi sonrası Kıbrıs çıkarması ve bu gerekçeyle gelen ambargo, ardın­dan İran-Irak savaşı, Irak’ın Kuveyt’i işgali sonrası yaşanan körfez krizi, Türkiye’nin AB yollarını kapatan Yu­goslavya iç savaşı ile Doğu Bloku’nun sancılı şekilde dağılması, Irak’ın işgali ve parçalanması, ‘Arap Baharı’ adıy­la gerçekleşen operasyonun Suriye’ye uzanması, Libya’nın bölünmesi, Kara­bağ Savaşı, İsrail’in Filistin ile başlayıp Suriye, Lübnan ve İran’ı canının iste­diği gibi bombalaması ve üstü örtülü pek çok operasyona tanık oluyoruz. Yaşanan gelişmelerin uzantısı olarak bölgede yollar kapanıyor, yeni yollar deneniyor, projeler geliştiriliyor. Ne­denler sonuç, sonuçlar nedene dönü­şürken, bir yandan AB, diğer yandan ABD, öte yandan Çin, bölge ve bölge üzerinden Kafkasya, Afrika ve Orta Asya gibi daha büyük pazarlar, enerji havzaları ve yollarında hakimiyet ka­zanma yarışında.

Türkiye ve diğer bölge ülkeleri de ge­lişmelere göre pozisyon alacaktır elbet­te. Bu ülkelerin biri de Suudi Arabistan. Suudiler ekonomik ilişkileri düzenleyen yasalarda ve sosyal yaşamda batıya dönük adımlar atıyor. ABD’den silah almaya devam ettikçe hem İran korku­sundan kurtuluyor hem de Arap Baharı rüzgarından... Ayrıca Suriye pastasından da pay gözlüyor. Petrol sonrasına yönelik adımlarını hızlandıran bu ülke, yeni yatırım alanları da açıyor. Cazip olanaklar sunarak Katar ve BAE gibi kendinden çok küçük diğer otokrasile­rin önüne geçip, batının yatırımlarını ülkesine çekiyor. Üstelik Hindistan baş­ta olmak üzere 2 milyara yakın bir nü­fusu görüş alanına almış durumda.

Özellikle de bu coğrafyanın ülkesi olmak, büyük aktörlerin durumuna göre pozisyon almak, ateşle oynamak gibi. Bıçağın sırtı değil ağzında hare­ket etmek hiç de kolay değil. Hızlı ka­rar alacaksın ama doğru olacak, gele­ceği göreceksin ama bunun için gerekli birikimin olacak, bir adım attığında arkasında duracaksın ama bunun için de gücün olacak.

Yoksa vize gibi, geçiş belgesi gibi çoktan çözülmüş olması gereken gün­delik sorunların içinde kaybolup gidi­liyor. Adamın Türkiye’deki fabrikasın­da ürettiği malı, adamın sana sattığı arabayla, adamın ülkesine, adamın in­sanlarının konforunu sürdürmesi için taşıma işi bile eziyete dönüyor. Bu bir kader ya da kader bu olmamalı…

İlker ALTUN
ilker@aysberg.com

Kargohaber Dergisi (Sayı:320)

Renault Trucks, Kemak A.Ş. ile Güçleniyor
Karayolu Lojistiği: Küresel Ticaret ve Ekonominin Omurgası
Talay Logistics Üst Yönetimine Atama
Hareket Taşıma Kapasitesiyle Avrupa’da İlk 4’te