Şapkadan Tavşan Çıkarma Zamanı

Yıllardır taşımacıların hayata uyum sağlama ve sorunları aşma yeteneklerinin yüksek olduğunu savunurum.

Halen de bu inancımı yitirmiş değilim. Fakat kiminde sektörü şahlandıran, kiminde yolunu tıkayan gelişmelerin yönü bu kez iyice sektör aleyhine döndü.

İran-Irak savaşı hariç; Türkiye-Bulgaristan krizi, SSCB’nin dağılması, Doğu Bloku’nun yıkılması, Körfez Krizi, Yugoslavya savaşı... Bunlar, taşımacılık üzerindeki abartılı şekilde olumsuz etkileri olan gelişmelerdir. Yine de sektör bu sorunların üstesinde geldi ve bazılarını da ciddi şekilde fırsata çevirdi.

Büyük çaplı işler doğuran iki komşu ülkenin savaşı sırasında, Basra Körfezi’nde kullanılacak liman kalmayınca üzerine nur yağan Mersin, İskenderun, Trabzon, Samsun hatta Hopa, Rize limanlarına daha sonra yıllarca kuşlar bile konmadı. Ama bu limanlar yeniden yapılandı ve daha doğru birer lojistik noktalar haline geldi.

Rusya’ya RO-RO hattı kuran taşımacılar bu ülkeyi can kurtarıcı bir pazar haline getirdiler. Bulgaristan’dan geçemeyince Romanya’ya, Yugoslavya’dan geçemeyince İtalya’ya RO-RO seferleri başlatan da yine onlar oldu. Aynı şeyi Suriye geçişleri bitince de yaptılar. Avusturya’yı, Macaristan’ı trenle geçtiler. ‘Ya bir yol bulacağız ya bir yol açacağız’ diyen Hannibal’ı kıskandırırcasına her seferinde ya kaybolan pazarın yerine yenisini koydular ya da kapanan yola alternatif bir yol açtılar. Ama bu kez durum pek parlak, çözüm de o kadar kolay değil.

Uçak düşürülmesiyle patlak veren Rusya krizinin kökleri Suriye’de aranıyor fakat öncesi var. Gürcistan’da başlayan, Ukrayna’da devam eden hatta Türkiye’nin içlerine kadar uzanan bir –sıkıntıları kullanarak- ‘işe karışma’ ve sonrasında –ambargo yoluyla- ‘işi karıştırma’ sürecinin nerede ve nasıl sonlanacağı belirsiz. Başka hangi yollar kapanır, hangi pazarlar daralır kestirmek güç. 

Son olayla birlikte Türkiye; Suriye’ye ve Suriye üzerinden daha aşağılara taşıma yapma şansı ile birlikte, uzun süredir gerileyen Rusya pazarını da kaybetti. Pazarın yeniden geri kazanılması kadar buralara yönelik taşımaların eski rayına oturması da ayrıca zaman alacak. Aynı nedenlere bağlı olarak Kuzey Irak hariç, Irak pazarı da kayboldu. Şimdi sırada İran var. Batının ‘uzlaştığı’ İran, Türkiye’ye beklediği daha doğrusu istediği işi yaptırmayacak.

Uluslararası taşımacıların Avrupa’dan başka ciddiye alınacak yolu yok. Orada da işler hiç yolunda gitmiyor. Hem ticaret hem de taşımacılık için rekabet kızgın, rakipler zorlu. Ekol gibi Omsan gibi bu ülkelere göre vaziyet alan, oralarda güçlenen, yapılanan bazı lojistikçilerin varlığı hem sektör adına hem de ülkenin dış ticareti adına ayrıca önem taşıyor. Bu koşullar altında Avrupa’ya yönelik RO-RO, tren gibi servis sağlayıcıların önemi de bir kez daha artıyor.

Yeni bir durumun oluşması için beklerken boş durmamak gerekiyor. Yeni pazarlar, yeni ürünler, yeni yollar bulmak zorundayız. Ancak iyi şeyler zaman alır ve sektör bunun için gerekli sabrı, direnci ve en önemlisi de yaratıcılığını bir kez daha göstermek ve şapkasından yeni bir tavşan çıkarmak zorunda. Tabi şapkada tavşan kaldıysa...

İlker ALTUN
ilker@aysberg.com

Kargohaber Dergisi (Sayı:204)

Scania, SUPER Modeliyle ‘Yeşil Kamyon’ Ödülünü Kazandı
Yelken Takımının Lojistik Sponsoru Arkas Line Oldu
Scania Eğitim Laboratuvarı Konya'da Açıldı
Renault Trucks Yeni Modelleri İle Türkiye Turuna Çıkıyor
Iveco Group’un Yeni CEO’su Olof Persson Oldu
TruKKer Avrupa'da Hizmet Ağını Genişletmeyi Hedefliyor