Sürücülerin Onuru

Lojistiğin en önemli ayağını oluşturan taşımacılık tüm dünyada yaygın bir iş kolu. Göreceli olarak kolay girilebilen bir işkolu olmanın yanı sıra sunduğu konfor nedeniyle hizmet talebi de yüksek bir alan.

Taşımacılık alanında, Himalayalar’daki şerpalardan kutuplardaki köpekli kızaklara, çöllerdeki deve kervanlarından uydu taşıyan roketlere uzanan bir çeşitlilik söz konusu. Karada, havada, denizde, demiryolunda, tünellerden borulardan sualtlarından yararlanılan ve bazen de bunların birlikte kullanılmasıyla sürüp giden taşımacılığın metodları, araç ve ekipmanları, prosedürlere zamana mekana ve teknolojiye bağlı olarak değişiklik gösterebiliyor. Sürü-cüsüz araçlar, otopilotla yönetilen uçaklar ve diğer insansız araçlar elbette geleceğe dair önemli bir değişimin göstergeleri. Yine de tümünde halen varlığını sürdüren kaptan, pilot, operatör kısaca bir sürücü var. Henüz bilgisayarlar bütün bu işleri birden yapamıyor.

Sürücü olmak coğrafyalara göre farklı zorluklar göstermektedir. Kuzeyde soğuk hava kar ve buzla mücadele eden sürücüler, dünyanın ortasına doğru indikçe sıcak havalar ve bunun araç ve insan üzerindeki olumsuz etkileriyle baş etmek zorundadır. Sürücülük, doğal şartlardan bağımsız olarak araç, alt yapı ve yol koşulları, güvenlik ve sosyal gereklilikler açısından da büyük farklılıklar içeren bir meslek olarak giderek karşılanması zor bir gereklilik durumuna gelmektedir.

Her ülke için bazı özel güçlüklerin altı çizilebilir ancak Türkiye’de nakliyeci ve şoför olmak özel bir yetenek ve çaba gerektirir. Arap yarımadasında Arap, Ortaasya’da Türk, Rus, Gürcü ya da Farsi olacaksın. Her biri Fransız, İtalyan, İsveçli ya da Bulgar olmak kadarcık farklar değildir. Farklar bazen bir kanguru ile fil arasındaki fark gibidir.

Peki sürücüler olmasa? Sürücüsüz araç fantezisi otoyoldaki bir otomobilde elbette işe yarayabilir. Treyler söz konusu olduğunda durum biraz daha zaman ister... Az bulunur duruma gelen sürücülerin kıymeti giderek artıyor. Brexit sonrası İngiltere’nin yaşadığı şoför eksikliğinden kaynaklı yakıt krizi dahil birçok olay, sürücülerin giderek artan kıymetini sık sık hatırlatıyor.

Ya pandemi sürecinde yaşananlara ne demeli? Kaptanlar, gemi adamları denizde limanlarda kısmen daha izole bir yaşamları olsa da şoförler kapılarda, garajlarda, depolarda temas halinde ve aralıksız hizmet verdiler. Ekmekten ilaca maskeden oksijen tüpüne kısa uzun orta her mesafede taşıma yapan şoförler hastalandılar öldüler karantinalara girdiler ama onlarsız iş olmayacağını gösterdiler.

Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle tamamen değişen şartlarda çalışan yine kalender sürücüler. Bir ara Gürcistan şimdi Ukrayna Rusya tarafından bombalanırken hasbelkader buralarda bulunan ya da bir şekilde geçmek durumunda olan treyler sürücüleri perişan olan yerel halkların kader yoldaşı oldular. Yine yollarda kalanlar, yolları kapanan ya da değişenler kamyonlar ve sürücüleri oldular.

Türkiye-Irak taşımalarını neredeyse sonlandıran Körfez ve Yugoslavya iç savaşında kaç şoför yabancı topraklarda öldü anımsayan var mı? Ülkelerarası gerginliklerde arada kalan şoförlerin, ödedikleri maddi ve manevi bedeller hesap edilebiliyor mu?

Kuzey Afrika’nın zaten yetersiz alt yapısı, düşük seviyeli taşımacılık hizmetlerine ek olarak Arap Baharı rüzgarında işinden olan kamyonlar, şoförler hatta RO-RO’lar bu coğrafyada yaşayan yoksul halklara mal taşıyordu. Fas karayolu altyapısına yatırım yapıyor olsa da Tunus, Libya hatta Mısır yolları halen daha yeterince güvenli değil.

İran-Irak savaşı, SSCB’nin dağılmasıyla oluşan otorite boşluğu ve yıllarca güvenlikten yoksun gidilip gelinen Rusya yolları... Yugoslavya’nın dağılması, ikili antlaşmalarla sürdürülen taşımacılık faaliyetlerinin anlaşma dışı kısıtlamalarla engellenmesi, yavaşlatılması, pahalılaştırılması, tümden durdurulması ve daha nicelerini doğurdu. Türk kamyoncuları için Yugoslayva çemberi daraldıkça bunu taklit eden Bulgar ve Romen çemberleri... Avrupa’ya ulaşmakta yolsuz kalan Türkler ve tıkanan doğu-batı ticareti... Dingil kantarından geçiş belgesine, kuyruklardan rüşvetlere, Doğu Avrupa yollarında kamyonlar, şoförler ve mevsimine göre değişen zorlaşan uygulamalar ve yol koşulları coğrafyaların kaderini etkiledi. Araçlar ve üzerindeki yükler denize kaydı. RO-RO hatları gelişti. Sadece Türkiye çıkışlı RO-RO seferleri nedeniyle Köstence’nin kaybettiğini, Trieste kazandı. Bu süreçte römork taşımaları nedeniyle sürücülerin rolü kısmen azalsa da seferlerin başında ve sonunda oynadıkları rol için kendilerine, uçaklarla taşınmak gibi bir konforun sunulması da boşuna değil.

Otomotiv endüstrisi de özellikle içinde sadece çalışılan değil aynı zamanda yaşanılan kabinlere sahip uzun yol sürücülerinin dostu araçlar tasarlayıp üretiyor. Filo sahipleri de araç yatırımlarımı yaparken fiyat kredi ve diğer satın alma koşulları, ikinci el pazarı, çevresel etkiler ve yakıt gibi uzun süreli kullanım avantajları kadar sürücü konforunu da gözetmektedir.

Tarihsel olarak bir erkek mesleği durumunda olan sürücülük, kadınların da yaptığı, bazı ülkelerde ailece çalışılan bir iş olmaya başladı. Gelişmiş yol ağı, yüksek teknoloji kullanan araçlar, güvenli ve konforlu araç parkları, ileri düzeydeki sosyal haklar ve elbette tatmin edici bir gelir düzeyini tutturmadıkça, taşımacılık endüstrisi sürücü sorunuyla daha katı şekilde yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bu alanda yeni kaynaklara gereksinim bulunmaktadır. Doğu bloku gençleri Avrupa için kısa süreli bir çözüm olarak öne çıktı. Ancak bu da yetmez. İş bulmak ümidiyle batıya gelen düzensiz göçmenler de bir kaynak olarak değerlendirilebilir. Kalıcı çözüm ise sürücülüğün onurunu geri vermek ve çekiciliğini artırmaktan geçiyor.

 

İlker ALTUN
ilker@aysberg.com

Kargohaber Dergisi (Sayı:291)

Scania Eğitim Laboratuvarı Konya'da Açıldı
Renault Trucks Yeni Modelleri İle Türkiye Turuna Çıkıyor
Iveco Group’un Yeni CEO’su Olof Persson Oldu
TruKKer Avrupa'da Hizmet Ağını Genişletmeyi Hedefliyor
Otokar, Atlas Kamyon Ailesine İki Yeni Model Ekledi