Ulaştırmadan Lojistiğe

Ulaştırma, zamanla artan tüketici taleplerini karşılamak isteyen işletmelerin rekabetlerinin yoğunlaşmasıyla zenginleşerek, artık farklı bir boyut kazanmıştır.

Küreselleşmenin artmasıyla birlikte, işletmeler de daha fazla ithalat ve ihracat yapmaya başlamışlardır. Böylelikle ulaştırma, işletmeler için hem maliyet açısından hem de zamanında pazarda yer alma isteğinden dolayı önemli bir faktör haline gelmiştir. İşletmeler de bu derece keskin bir rekabet ortamında varlıklarını sürdürebilmek için ister-istemez ulaştırmaya daha çok önem vermişlerdir.

Zamanın önemli bir rekabet unsuru olması da işletmelerin, çeşitli ulaşım sistemlerini entegre ederek hareket etmelerini gerektirmiştir. Bu gelişim ve baskılar sonrasında, 1960'lara kadar kullanılan 'unimodal sistem'den (tek seçenekli taşıma sistemi), 'multimodal sistem'e (birden çok seçenekli taşıma sistemi) geçilmiştir.

Aynı zamanda işletmelerin ulaşım sistemlerinin kontrolü giderek zorlaşmaya başlamıştır. Sistemlerin birleştirilmesi faaliyetlere hız katmasına rağmen, maliyetler artmıştır. Bunun sonucunda ulaştırma operasyonlarının yerine getirilmesini sağlayacak bütün kademeleri içinde barındıran 'lojistik yönetimi' ortaya çıkmıştır.

Lojistiğin, müşteri ve tedarik zinciri unsurları vardır. Lojistikçiler için müşteri her türlü teslim noktalarıdır. Tedarik zinciri ise tedarikçilerden, üreticilerden, dağıtıcılardan, toptancılardan ve perakendecilerden meydana gelir.

Lojistikçiler, tedarik zinciri içerisinde malzeme ve bilgi akışını sağlayarak tedarikçi ve müşteri arasında köprü görevi üstlenir. Ülkemizde lojistik şirketlerinin, geçmişte taşımacılık sektöründe faaliyet göstermeleri ve insanların yeterli derecede bilgilendirilmemesinden dolayı lojistik, taşımacılık olarak değerlendirilmektedir. Oysa lojistik, taşımacılığın yanında yazıda sözü edilen diğer faaliyetleri de içermektedir.

Türkiye’de lojistik giderek yerine oturmakta olup işletmeler ve kamu otoritesi kadar geniş halk kitleleri de bu alana ilgi duymaktadır. Karmaşık ve çok taraflı bir iş kolunun nitelikli bir sektör haline gelmesi süreci hızlanmıştır. Bunun için ağır aksak da olsa işleyen bir yasal düzenleme, ciddi sayıda üniversal düzeyde eğitim kurumu, bazıları dünya ligine göz dikmiş çok sayıda şirket, bu alanda kendini yetiştirmeye kararlı azımsanmayacak genç bir kesim bulunmaktadır. Türkiye’de lojistiğin geldiği bu seviye; ülkenin yurtiçi ve yurtdışı tüm ticari etkinliklerinin, mal hareketlerinin, üretim ve tüketim süreçlerinin kalitesini artıracak, sürekliliğini sağlayacak, erişimi kolaylaştıracaktır. Ulusal zenginlik de bu sayede gelecektir. 

 

İlker ALTUN
ilker@aysberg.com

Kargohaber Dergisi (Sayı:213)

Scania, SUPER Modeliyle ‘Yeşil Kamyon’ Ödülünü Kazandı
Yelken Takımının Lojistik Sponsoru Arkas Line Oldu
Scania Eğitim Laboratuvarı Konya'da Açıldı
Renault Trucks Yeni Modelleri İle Türkiye Turuna Çıkıyor
Iveco Group’un Yeni CEO’su Olof Persson Oldu
TruKKer Avrupa'da Hizmet Ağını Genişletmeyi Hedefliyor