• BIST 9063.53
  • Altın 2324.412
  • Dolar 32.3684
  • Euro 34.9498
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 14 °C

EKOL Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul: “Hayalimiz İleride Bir Gün Herkesin ya Ekol’de Çalışması ya da Ekol İle Çalışması”

EKOL Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul: “Hayalimiz İleride Bir Gün Herkesin ya Ekol’de Çalışması ya da Ekol İle Çalışması”
İtalya’nın Trieste şehrinden 32 üniteyle birlikte Almanya’nın Köln şehrine doğru hareket eden Ekol Lojistik’e ait blok trene, Avusturya’nın Villach kentindeki tren istasyonunda iki vagon daha eklendi.

Bunlardan ilki bir yemekli vagondu ve Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul ile Ekol Lojistik yöneticileri ve basın mensuplarını taşıyordu. Bu vagonun da bağlı olduğu tren Avusturya’nın yıllardır Türk taşımacıları için kaçınılmaz eziyeti haline gelmiş karayollarını bypass etmek için dağlardan, tünellerden, yemyeşil ovalardan, derelerden, ormanlardan, tertemiz kasabalar ve köyler arasından akıp gidiyordu. Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul’un basın toplantısı; ‘İstanbul-Trieste arasında işleyen düzenli bir hat zaten vardı, neyi eksik buldunuz da RO-RO işine kalkıştınız?’ sorusuyla başladı. Musul’un yanıtı ise, “RO-RO gemisinin yüksekliğinden yararlanarak treyler yerine 2 katlı konteyner ile alanı daha verimli kılıp hem bizlerin hem üreticilerin daha uygun maliyetle hizmet alabilmesini sağlamak amacıyla böyle bir fikir geliştirdik. Çünkü var olan tedarikçimiz, diğer nakliyeci şirketlerin böyle bir ürünü satamamaları halinde haksız rekabet olacağı için bize bu fırsatı veremeyeceğini söyledi. Bunun üzerine bu sistemi kendi gemilerimizde gerçekleştirmek istedik. Var olan uygulamalar beklentilerimizi karşılamadığı için bu girişimde bulunuldu. Ama rekabet aşı gibi bir şey” oldu.               

Ahmet Musul, gazetecilerin sorularının tümünü açıklıkla yanıtladı. Bazıları oldukça teknik ayrıntılar içeren soruların yanıtları özetle şöyle:  

“RO-RO için ortaklık talepleri geliyor”

 

** Şu andaki iş hacmimizi gerçekleştirmek için yaklaşık bin 500 çekiciye daha sahip olmamız gerekiyor. Bin 500 çekici için yaklaşık 150 milyon Avro’luk yatırımı yapma gereği duymuyoruz. 

** 1-2 ay içerisinde 4’üncü gemi, yaklaşık 6 ay içerisinde de 5’inci gemimizi hizmete sokmak istiyoruz. Bunun tamamını Ekol olarak doldurma şansımız olmadığına göre, bir kısmını elimizdeki tren altyapısıyla birlikte diğer nakliyeci arkadaşlarımıza kullandırtmaya başlıyoruz. Bazı arkadaşlarımız bizim gibi trene uygun treyler siparişi verdiler, bazıları da konteyner satın aldılar.

** Şu anda 4’üncü gemi için Flensburg Tersaneleri ile konuşuyoruz. Satın alma yerine kiralama modelini tercih ediyoruz.  Gemi, üst katında konteynerlerin 3 kat üst üste yüklenebildiği, alt 2 katta treylerlerin taşındığı, bodrum katta da 2 katlı olarak otomobillerin taşınabileceği tarzda olacak. Toplam 530 birim, otomobille beraber 730 birim taşıyabilecek, neredeyse aynı yakıt tüketimi ile hizmet verebilecek gemilerin yatırımı için görüşüyoruz. 2016’nın ilk çeyreğine yetişmeyi hedefliyoruz.

** Bizim hedefimiz; Trieste’yi örneğin Polonya, Almanya, İngiltere’ye trenle bağlamak. Dolayısıyla bir iki sene sonra ülkenin geçiş belgesi ihtiyacı kalmayacak. Böyle bir dar boğazı tamamen ortadan kaldırıyor olacağız. Normalde Avusturya, trenle geçen her 2 araç için bir bonus belge vermesine rağmen; ‘trene çekicisiz bindiğiniz için size belge vermeyiz’ diyorlar. Bu konuda Bakanlığımızın ve UND’nin daha talepkar olması gerekiyor. Bu model ile gidersek 2016’da ülkemizin belgeye ihtiyacı olmayacağı bir taşımacılık yapısı çıkaracağız.

** U.N. RO-RO’nun Mersin yatırımı, bence son yıllarda Türk ekonomisine verilmiş en büyük hediye. Gaziantep’ deki üretici, bugün Bursa’daki üreticiden daha ucuz fiyatla Avrupa’dan mal alıp satabiliyor. Bunları görüp geliştirmek yerine kamu ya da dernek destekli, Odalar Birliği destekli, ayakları yere basmayan projelerle milyonlarımız gitti. Bugün Mersin’in, İskenderun’un pozisyonu, Hamburg’un, Antwerp’in, Rotterdam’ın, Portsaid’in yerine geçebilir. 

**RO-RO için ortaklık talepleri geliyor elbette. Büyük şirketlerden de talepler geliyor. Şirketimizin yüzde 51’i şirketin kendi tüzel kişiliğine, yüzde 49'u ise halka açık, sahibinin hiç kimse olmadığı bir yapıya geçmek istiyoruz. Hayalimiz ileride bir gün herkesin ya Ekol’de çalışması ya da Ekol ile çalışması.

“Hep aynı pastaya göz dikerek yapılacak çalışmaların verimli olmadığı kanaatindeyim”

** UND Deniz’in batmasından sonra piyasadaki RO-RO fiyatları sürekli zamlanıyordu. Bizim devreye girmemizden sonra fiyat zammı durdu hatta ilave kampanyalarla indirimler yapıldı. Bu anlamda da ciddi bir fiyat avantajı getirdik. Piyasayı dengeleyen, regüle eden bir konumda bulunuyoruz.

**Arkadaşlarımızın iyi niyetli söylemlerini görüyoruz ama yeni RO-RO şirketini, altı herhangi bir matematiksel veriye dayanmayan, sadece U.N. RO-RO’ya yönelik fiyat baskısı yapmak amacıyla yapılan gerişimler olarak değerlendiriyorum. Dürüst konuşmak gerekirse; bizim taşıdığımız kadar kaybedilen kapasite nedeniyle U.N. RO-RO’nun doluluk oranı düştü. Yeni bir şirketin piyasaya çıkmasının gerçekçi olduğunu düşünmüyorum, çünkü o kadar büyük bir kapasite yok. RO-RO’da sadece Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasındaki bağlantılar ile sınırlı kalmak istemiyoruz. Yavaş yavaş Yunanistan için, Mısır toparlandıktan sonra Mısır’dan Afrika ile Avrupa arasında, Karadeniz’de Köstence ile Gürcistan, Poti arasında hizmet vererek bu bölgeler arasında gerçekleşen ticarette de oyuncu olmamız gerektiğini düşünüyorum. Hep aynı pastaya göz dikerek yapılacak çalışmaların verimli olmadığı kanaatindeyim. Biz kendi yüklerimizi taşıyor olmasaydık kesinlikle pazarda başarılı olma şansımız yoktu.

** Lojistik bizim hem üreticilerimiz için gerekli hem de Türkiye’nin ilerde dağıtım merkezi rolünü üslenecek büyük şirketleri çekmek için önemli. Sağlıklı bir hukuk altyapısı, iyi yetişmiş insan yapısı ve ondan sonra gelen en önemli üçüncü unsur; yatırımcıları çeken sağlıklı bir lojistik altyapısıdır. Bu üçünün olmadığı yere sermayeler akmıyor.

** Mısırda düzeldikten sonra oraya bir RO-RO seferi koyarak Mersin’den Mısır’a gidip Mısır’dan da Trieste’ye gidebileceğimiz bir hat planlıyoruz.

 

Her gün 120 bin litre yakıt tasarrufu…

** Sektördeki diğer arkadaşlarımızdan gelen talepler, belirli ölçülerde bir intermodal platform sağlayıcısı olarak herkesin aynı objektif kriterlere göre hizmet alacağı bir yapıya girmemiz gerektiğini gösteriyor. Bugün gemimize ve trenimize binen arkadaşlarımızın bazıları, ihalelerde kıran kırana savaştığımız rakiplerimiz.

** Üretmeye çalıştığımız bazı projeler ülkemize özellikle İstanbul’a çok değer katacak. İstanbul’un trafik yapısını düşündüğünüzde Pendik bile artık trafiği kaldırmıyor. Özellikle köprü yapıldıktan sonra en doğru RO-RO lokasyonunun Yalova olduğunu düşünüyoruz. Treylerler, Yalova ve Ambarlı arasında kurulacak olan shuttle ile köprü kullanmaksızın karşı tarafa geçirilmeli; böylelikle TEM otobanındaki ağır vasıtalar tamamen ortadan kalkacaktır.  Sadece uluslararası taşımacılık için değil, yurtiçi nakliyeye de hizmet verecek bir yapı daha doğru olacaktır.

** Üçüncü köprünün gerekli olduğuna inanmıyoruz çünkü denizin kullanılması daha ekonomik ve sağlıklı. Merter’deki bir aracın Sultanbeyli’ye gelmesi için normalde kuş uçuşu 45-50 kilometrelik mesafe, yeni köprü ile 150 kilometreleri aşıyor olacak. En azından o devreye girene kadar ya da devreye girse dahi şehir içindeki ticari araçları Anadolu yakasına aktarmanın yolunun, uygun shuttle hizmeti olduğunu düşünüyoruz. Bunu biz de yapabiliriz, başkası da…

** Köln’de indiğimiz zaman Türkiye’den gelmiş bir ürünü Türk plakalı çekiciler ile sevk edemiyoruz. AB plakalı araç kullanmak zorundayız.

** Şu andaki uygulamamız sayesinde her gün 10 kez dünyanın etrafını dönmeye eş değer bir oranda yol tasarrufu sağlanıyor. Bir lastiğin iyi kullanılması halinde 100 bin km gittiğini düşünecek olursanız her gün 4 tane lastik tasarruf ediyoruz. Araçların ortalama yakıt değerlerinin de yüzde 30 olduğunu düşünecek olursak her gün 120 bin litre yakıt tasarrufu ve trafik kazalarının engellenmesi söz konusu.

“İşlerin yaklaşık yüzde 70’ini intermodal sisteme çevirdik”

**Türkiye’ye yönelik olarak haftada 21 tren seferi var ve bu seferlerin 18’ini biz gerçekleştiriyoruz. Blok tren olarak Avrupa içerisinde de ilk üçteyiz.

**İntermodal için yaptığımız yatırım 40 milyon Avro’ya yaklaştı. 60 milyon Avro civarında bir yatırım ile 2 bine yakın treyler alımı gerçekleştirdik. Avrupa’da ayrı bir çekici filosu kurduk; Köln operasyon merkezimizi açtık;  satın alma taahhüdü ile RO-RO’ları kiraladık. 75 milyon Avro’luk bu yatırımın yaklaşık yüzde 10’unu ödedik, kalanını da bu yılın sonunda ödeyerek üçünü satın almış olacağız.

** Şu anda işlerin yaklaşık yüzde 70’ini intermodal sisteme çevirdik. Bunun yüzde 60’ı trenle gidiyor. Taşımaların yüzde 100’ünü intermodal sistemler kullanarak gerçekleştiremeyebiliriz.

**Müşterilerimiz müşterilerine ‘malımızı sizin kapınıza, çok daha az karbondioksit salınımı ile getirebiliyoruz’ diyebiliyorlar.

** Türkiye’den tren kaldırmak adına çalışmalar yapılıyor ama en erken 5 yıl… Mesela bir BALO projemiz var, maalesef Odalar Birliği’nin kaynağının israf edildiği bir proje. İzmir gibi bir yerde RO-RO’nun burnunun dibindeki üretim yerini kullanarak daha hızlı, daha güvenli çıkmak yerine oradan Bandırmaya, Bandırma’dan gemiyle karşıya sonra trenle gitmek gibi inanılmaz, akıldışı bir çözüme Odalar Birliği bir şekilde ikna ettirilmiş ve ciddi kaynak harcıyor. Halbuki çok daha kısa, net bir yolu kullanabilme avantajları var. Tren sadece Trakya için cazip olacak bir yatırım.

** Şu anda şirketin yüzde 56’sı bana ait, yüzde 37’lik kısmı Abu Dabi devletine ait bir fonun, Ukrayna’daki ortaklara verdiğimiz kısım ise yüzde 2,5, yaklaşık yüzde 5’lik bir pay ise yöneticilerimizde. Onu da yüzde 10’a çıkartmayı hedefliyorum. Abu Dabi fonu, kendi içlerinde aldıkları bir kararla kapanıyor ve ellerindeki hisseyi de bize satacaklar.

** Ekol her sene kazandığından daha fazlasını yatırım yapan bir şirket. Hedefimiz 2017 yılında halka açılmak. Ama o zamana kadar bu yüzde 51’lik hissemize de devredebilirsek iki operasyonu da sağlıklı bir şekilde tamamlamak istiyoruz. Hedefimiz Ekol’ü Türkiye’nin, Türkiye dışında en tanınan, en sevilen, en değer verilen markası haline getirmek.

“Hedefimiz İzmit Cengiz Topel’i kargo merkezi yapmak”

** Şirket satın alma bizim için bir plan değil gereklilik. İhtiyaç olursa elbette alırız. Şu anda Türkiye’de gelişmesi, içinde bulunduğu durum itibariyle çok mümkün olmayan bir şirket var. Uluslararası taşımacılıkta 20 milyon Avro civarında cirosu olan bu şirket ile görüşüyoruz ve eğer anlaşırsak 3 ay içerisinde bünyemize katacağız.

** Gelecek 5 yıl içinde milyar Avro ciro seviyesini geçip bunun yüzde 50’sini de Türkiye’nin dışındaki trafiklerden elde etme amacımız var. O seviyelere gelirsek sanıyorum Avrupa’daki ilk 10 lojistik şirketi arasında olacağız.

** RO-RO ile yaptığımızın bir benzerini, hava kargosektöründe gerçekleştirmek istiyoruz. Hedefimiz İzmit Cengiz Topel’i kargo merkezi yapmak. Böylelikle hem trafik sorununu ortadan kaldırmak hem de otomotiv sanayine çok yakın olmak istiyoruz. Kendimize ait uçaklarla Türkiye ve Avrupa arasında tarifeli olarak kargo taşımacılığı yapmayı planlıyoruz. Karayoluna göre biraz daha pahalı olmakla birlikte var olan uçak kargo fiyatına göre daha ekonomik, ekspres hizmet seviyesine benzer bir kalitede hizmet vermek istiyoruz. Şuandaki hava kargo şirketlerinin büyük bir kısmı havaalanından havaalanına taşıma yaparken biz kapıdan kapıya taşıyor olacağız. Bununla ilgili çalışmalarımız çok iyi bir noktaya geldi. Havaalanları ile görüştük, projemize çok destek var. Eğer becerebilirsek yılın ilk yarısına değilse bile ikinci yarısına yetiştirmeyi planlıyoruz.

** Uçakla yarış atı dahi taşınıyor. Zamanında üretilmediği takdirde bir cıvata dahi otomotiv endüstrisine hattı durdurmamak için uçakla gidebiliyor. Ekonominin ucuz üretim nedeniyle zor coğrafyalara kayması, her zaman uçak kargonun önemini artıracaktır. Zor coğrafyalar, eksik planlar ya da elde olmayan bazı sıkışıklıklar uçak kargoya olan talebi güncel tutuyor. E ticaretin gelişmesi nedeniyle inanılmaz bir mal hareketi var.

** Yeni yapacağımız depoyu Aksaray’a taşımaya karar verdik. Amacımız özellik AVM’lerde satılan ürünlerin depolama ve dağıtımını yapmak. Ürünlerin önemli bir kısmının Uzak Doğu’dan geldiğini düşünürseniz Mersin üzerinden ulaşım İstanbul’a göre daha hızlı ve ucuz. Anadolu’daki üretimin de İstanbul’a gelmesindense Mersin’e gelmesi daha cazip. Böylelikle hem İstanbul’u biraz rahatlatmak hem de maliyetleri düşürmek istiyoruz.

“30 yıl ticaret yeterli”

 

** Hayatımızı adadık bu şirkete, heba olsun istemiyoruz. Ben miras hukukuna inanmıyorum çünkü insanların emek verdiği, geliştirdiği bir şeye hiç emeğin sahibi olmayan kan bağı, soyadı bağı ile gelip yönetici olmasını doğru bulmuyorum. Şirketi kurduğumdan beri hayalimdi.

** Ben şirketin karı ile hayır işlerinin yapılmasını çok doğru bulmuyorum. Şirketin karını verdikleri kişiler kendi hayır işlerini yapabilirler. Şirketin sektörüne gerekli yatırımları yapması, insanlarına yatırım yapması ve iyi ücretli, nitelikli insan yetiştirmesi çok daha doğru bir şey. İneğin olmadığı bir yerde sütü sağma şansınız yok. Biz vergimizi doğru düzgün veriyorsak zaten bu anlamda sosyal sorunluluğumuzu yapıyoruz.

** Ortaya güzel bir eser çıkardık. Bencil davranmak doğru bir şey değil. Benim hedefim 2019’un sonunda ticarete tamamen son vermek. Şirkette 30’uncu yılım olmuş ve ben 55 yaşına gelmiş oluyorum. Ondan sonra diğer arkadaşlarımızın bayrağı devralması gerekiyor. Becerebilirsem sokak hayvanları toplayıp doğal ortamda yaşatacağım bir çiftlik projem var, hayalim o. 30 yıl ticaret yeterli.

** Burhan Üstün tesisimiz toplam 30-35 bin metrekare ama kapalı alanımız 10 bin metrekare.

** Kendimizi yakın gelecekte ‘sipariş yönetim şirketi’ olarak tanımlamak istiyoruz. Müşterilerimizin siparişlerini, beklediğinin de ötesinde bir yetenekle yönetme becerisine sahip bir şirket olmak amacımız.

 

** Şu anda örneğin ilaç konusunda sektörde Türkiye’de lider konumdayız.

 

** Barun’un satış sonrası yedek parçaları 8 yıldan beri Ekol tarafından ithal edilir, 80’in üzerindeki bayilerinin stoğunu biz yönetiyoruz ve bayilere biz fatura ediyoruz.

 

** Türkiye’de de 25 şehirde 40 ayrı tesisle ülkenin önemli ekonomik alanlarının tümünde bulunmaktayız.

 

** Depolama olarak yaklaşık 500 bin metrekare kapalı alanımız var. Stratejik olarak otomasyon ve ileri teknoloji kullandığımız tesisleri kendimiz yapıyoruz konvansiyonel depolarda ise kiralık kullanmayı tercih ediyoruz.

 

** İstanbul Avrupa ve Anadolu yakası ile İzmir ve Bursa tesislerimiz için yetkilendirilmiş gümrük sertifikamız var. Ekol Almanya bunu 4 yıl önce tesis ayrımı olmaksızın aldı.

 

** Bizim yeni aracımızı bir tür katıra benzete biliriz ne bir eşek ne de bir at. Başlangıç tarafları konteynerlere diğer kısımları da treylere benziyor. Bu sayede konteyner kadar pratik elleçlenirken, treyler kadar da kolay yüklenip boşalan bir araç. Avrupa’da iki tane üretildi, ilk testini biz yapıyoruz. Eğer başarılı olursa filomuzun gelecekteki hacmini bu tip treylerle yapmak istiyoruz. Üst üste yüklenebiliyor. Stoklarken 5 tane üst süte stoklayarak yerden çok ciddi tasarruf elde ediyoruz. Aynı zamanda normal konteynerden daha yüksek iç hacmi sunuyoruz. Bu normal 13.60 treyler uzunluğunda. Özel şasisi var bu şasi de 3 buçuk ton civarın da geliyor. Dolayısıyla emsallerine göre en az 2 ton daha fazla taşıma olanağı sunuyor.


Bu Haber İlginizi Çekebilir:
-
Ekol Lojistik İçin Dur Durak Yok

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
MAİL BÜLTENİ ABONELİĞİ
Güvenlik Resmi
Mail adresinizi kaydederek en güncel haberlere kolayca ulaşabilirsiniz
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2023 Kargo Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (+90-212) 217 49 59 (Pbx) Faks : (+90-212) 211 62 77